Merak markette satılmaz!
Bir dili çok iyi konuşmak isterseniz, meraklı olmak bu işin anahtarıdır. Evet ama nasıl meraklı olunur? Maalesef bilmiyorum. Merak bir iç güdü gibi mi çalışıyor onu da bilmiyorum. Bir markete gidip biraz merak alabilir miyim diyebileceğiniz bir şey de değil ki. Ama maalesef merak olmadan dolayısıyla da istekli olmadan bu işi başarmak zordur! Zaman alacağını unutmayın! Dili öğrenmek ne kadar zaman alır meselesi başka meseleyken, onu ne kadar zamanda konuşacağınız başka meseledir. Konuşma ve öğrenme ikilisi de dahil olmak üzere, bu blogta bir çok konu hakkında yazdım… Binlerce kelime bilen ama doğru düzgün konuşamayan bir çok insan gördüm. Konuşabilmek yazınsal şeyleri öğrenmek ile yetinerek elde edebileceğiniz bir yeti değil.
Minik tavsiyeler
Cesur olacaksınız, bildiğiniz en basit şeylerle yapabildiğiniz kadar karmaşık cümleler kurmaya çalışacaksınız.. Meraklı olacaksınız. Bu nasıl söylenir deyin kendi kendinize. Aklınızdan birilerine söylemek istediklerinizi geçirin ve onları söylemeye çalışın. Yani çabalamak zorundasınız. Çok basit cümlelerle yetinmemeye çalışın… Seviyenize uygun basit kitaplar alın, merakınızı çeken türden şeyleri tercih edin biraz körükleyin kendinizi. Marketlerden merak satın alamazsınız ama aldığınız ürünlerin üstündeki İngilizce yazıları okumayı merak edebilir, okuyabilir, bilmediğiniz kelimeler için sözlüğe bakabilirsiniz. Dinleme egzersizleri yapın ve benzeri örnekler çoğaltılabilir elbette… E tabi bu tavsiyeler A2 seviyesinde veya B1 seviyesindeki öğrenciler için uygun olan tavsiyelerdir.
Bir dili çok iyi konuşmak isterseniz başlangıç hayati önem taşır
Zira başlangıç denen A0 ve A1 seviyeleri, sanılanın aksine en zor olanıdır en basit olanı değil dikkat! E tabi bu tartışmaya açık bir süreç orası ayrı mesele. Sapasağlam ilerlemek mi istiyorsun? A0 ve A1 seviyelerini sağlıklı bir şekilde tamamlayın! Çünkü inanınki kelimelerin nasıl yan yana gelip düz cümlelere, sorulara vb olumsuz cümlelere dönüştüğünü bu ilk seviyelerde öğrenecek ve bunun eğitimini alacaksınız. Ve bunu uygulamazsanız ve hiç uygulamadan daha da ileri giderseniz konuşma seviyeniz hep çok kekemeli veya olduğunuz seviyenin çok gerisinden gelecektir. Öğrenir öğrenmez pişirmeye çalışın dilinizi. Bir çocuğun dili öğrenirken ki tavrı gibi merakla ve istekle! Ama neyseki konuşmaya yeni başlayan bir çocugun zekasından çok daha ilerde omak gibi bir avantaja sahipsiniz. Bunu iyi kullanın.
Söyleyecekleriniz olsun
Bir dili çok iyi konuşmak isterseniz, öncelikle, ne söylemek istediğiniz çok önemli! Eğer diyecek bir şeyiniz yoksa, başka bir dilde de söyleyecek bir şeyiniz yok demektir. İngilizceyi daha başlamadan kendinize yabancılaştırmayı bırakın. İşin matematiğini öğrenir öğrenmez konuşmaya başlamalı ve cesur davranmalısınız. Tıpkı bir çocuk gibi… Hata yapmaktan çekinmeden…
Karmaşık şeyleri deneyin
En basit şeylerle bile cümle kurmadan daha karmaşık şeyleri söyleyebilmeyi unutun. Şu basit soruları ele alın veya sorulardaki kitap kelimesini değiştirip yerine binlerce başka, isim ve sıfatlar koyun…. Örneğin; Bu bir kitap mı? Bu kitap siyah mı ? Bu, siyah bir kitap mı vb. gibi en basit seviyedeki soruları canlı canlı bol bol duyun, siz sorun, başka şeyler için sorun ve adım adım ilerleyerek daha karmaşık şeylerin sadece yazınsal matematiğindeki gibi değil de dilinizde pişirerek öğrenin. Hata yapmaktan çekinmeden ve bu cesur davranışın böle sürmesini sağladığınız sürece resmin büyüğünü kafanızda görmeye başlarsınız. Bu süreç, işin anlatılabilen, öğretilebilen tarafı değil keşfedilebilen tarafıdır. Ama bunun için ne yapmak lazım? Önce meraklı olmak lazım.
İstemek zorundasınız başka yolu olmadığını bilin… Kimse sizin elinizden tutup sonsuza dek başınızda bekleyemez. Bunu istedikten sonra bir dil eğitmeninden yardım almak isterseniz amenna… Onlar size ışık tutabilir yol gösterebilir, fakat bu işin sizde bittiğinden emin olmanız gerekiyor!
Bir dili çok iyi konuşmak için yeterince meraklı olanlar kesin sonuç alırlar!
Elbette bütün bu tavsiyeleri merakla ve aşkla yapmanız gerekiyor, tavsiye olduğu için değil, istediğiniz için yapın. kimse elinizden tutup size nasıl yapılacağını göstermeyebilir. Veya bazılarınızın veya ebeveynlerinizin bir kursu veya özel hocayı karşılayabilecek ekonomik durumu bile olmayabilir. Ben de bir zamanlar o ekonomik durumu olmayan çocuklardan biriydim. Ve merakıma yenik düşüp, İngilizceyi neredeyse ana dilim kadar iyi konuşmayı öğrendim diyebilirim. Tam da burada size, ufaktan bir örnek teşkil etmesi amacıyla, yan bloglarımdan bir tanesinde, kendi İngilizce öğrenme sürecimden, İngilizceyi nasıl öğrendiğimden bir kaç linkli bir yazıyla bahsettim. Yazı özet olup ayrıntılar yazı içindeki linklerdedir. Merak edip okursanız merağınıza yenik düşerseniz iyi edersiniz. Lütfen bana değil, yazımın kapak görselindeki Alber Einstein’ın sözüne kulak verin. Diyorki; Ne zekiyim ne de üstün bir yeteneğim var. ”Ben sadece çok, ama çok meraklıyım”
Bir şeyi istemenize rağmen becerememişseniz yeterince istememiş veya vazgeçmişsiniz demektir.
Ben İngilizceyi nasıl öğrendim? neler yaptım?
Ayrıntılar ve gerekli yönlendirmeler alttaki yazımda. Keyifle okumanız dileğiyle
Okuyacagınız bu blog yazım yer yer samimi ve iğneleyici bir uslup içermektedir. Kendi öğrenme süreçlerimden de uzunca örnekler vererek yazdığım vurgularımı, doğru yere çekerseniz, narsistik veya egosanstrik bulmaktan ziyade, bir rehber yazı olarak avantaja dönüştürebilirsiniz. Veya keyfiniz nasıl isterse öyle yorumlama hakkınız sizi bağlar! Merhaba, ben Harun hoca… Yıllardır İngilizce öğrenimi ile alakalı bloglar yazarım… […]
Kişisel ingilizce öğrenme sürecim hakkındaki tüm detaylar bu yazımda
Leave a Reply