İngilizce Neden Yazıldığı Gibi Okunmaz?
- İngilizce öğrenimi
- 7 Kasım 2025
- Yorum yaz
- 7 kez görüntülendi
İngilizce, yazıldığı gibi okunmama konusunda belki de en kötü şöhretli dildir ve bunun birden fazla tarihsel nedeni vardır. Öte yandan Türkçe yazıldığı gibi okunan tek dil değıl. Benzerlik gösteren köklü diller var ve yüksek fonetik benzerlik taşırlar. Ama bu dillerden bazılarının da alfabesi değişiktir. Hiç bir dilin bir biryle yüzde yüz örtüşen benzer fonetik özellikler taşımasını da beklemeyelim. Çünkü diller, seslerin harflerle ve kelimelerle tanımlanması ve yazılmasıyla vücut bulur. Ve her ulusun alfabesi latin alfabesi değil. Ayrıca her dilin kendi içinde kuralları ve istisnaları vardır. Ancak İngilizce, belki de istisnaları ve kural dışı durumları en çok olan dillerden biridir.
İngilizcede kelimelerin yazılışı ile sözlü okunuşu sıklıkla birbiriyle örtüşmez. İşin ilginç yanı da tam olarak budur: İngilizce, Türkçenin aksine, ne yazıldığı gibi okunan ne de okunduğu gibi yazılan bir dildir.
Ancak bu karmaşanın bile altında yatan ortak kurallar vardır. “Genel İngilizce grameri” dediğimiz yapı, bu okuma ve yazma kurallarını da kapsayarak dilin kâğıt üzerindeki iskeletini oluşturur.
Peki, İngilizce ile Türkçe arasındaki bu köklü fark neden kaynaklanıyor? Cevap, dillerin “ortografik derinliği” (yazımsal derinlik) denilen özelliğinde yatar. Fark sadece Türkçe ve İngilizce ikilisi ikilisi için mi geçerli? Tabiki hayır.
Dillerin “Yazımsal Derinliği”
Basitçe söylemek gerekirse: Türkçe “sığ bir ortografiye” (shallow orthography) sahiptir. İngilizce ve Fransızca “derin bir ortografiye” (deep orthography) sahiptir.
1. Türkçe: Fonetik ve “Sığ” Dil
Türkçe fonetik bir dildir. Yani harf-ses uyumu çok yüksektir. Bir harfi gördüğünüzde hangi sesi çıkaracağınızı (veya bir sesi duyduğunuzda hangi harfle yazacağınızı) büyük ölçüde bilirsiniz.
Bunun en önemli sebebi 1928’deki Harf Devrimi’dir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, Türkçenin ses yapısına (fonetiğine) en uygun, modern bir alfabe (Latin alfabesi temelinde) sıfırdan tasarlanmıştır. Amaç tam olarak buydu: okuma yazmayı kolaylaştırmak ve yazıyı sese yaklaştırmak.
2. İngilizce: Tarihsel ve “Derin” Dil
İngilizce, yazıldığı gibi okunmama konusunda belki de en kötü şöhretli dildir ve bunun birden fazla tarihsel nedeni vardır:
Tarihsel Katmanlar: İngilizce; Cermen dilleri, Norman Fransızcası, Latince ve Yunanca gibi birçok dilden muazzam miktarda kelime almıştır. Her dil, kendi yazım kurallarını da beraberinde getirmiştir.
Büyük Ünlü Değişimi (Great Vowel Shift): Yüzyıllar önce (özellikle 1400-1700 arası) İngilizcedeki ünlü harflerin okunuşu köklü bir şekilde değişmiştir. Ancak matbaanın da yaygınlaşmasıyla yazım sabit kalmış, konuşma dili ise değişmeye devam etmiştir.
“Ough” kullanımı bunun en meşhur kanıtıdır. Tüm bu kelimeler aynı harf grubuyla bitse de tamamen farklı okunur:
Though (ðoʊ – doğ)
Tough (tʌf – taf)
Through (θruː – thru)
Bough (baʊ – bav)
3. Diğer Diller (Fransızca ve Almanca)
Bu durum sadece İngilizceye özgü değildir ancak İngilizcede zirveye ulaşmıştır.
Fransızca: Tıpkı İngilizce gibi “derin” bir dildir. Kelime sonundaki birçok harf (s, t, x) okunmaz ve belirli sesleri çıkarmak için birden fazla harf bir araya gelir. Örneğin, eau (su) kelimesi “o” diye okunur.
Almanca: Bu ikisinin arasında bir yerdedir. İngilizce kadar derin değildir ancak Türkçe kadar sığ da değildir. Almancanın kuralları vardır ve bu kurallar tutarlıdır. Örneğin “ei” her zaman “ay” (zwei – svay), “ie” ise her zaman “ii” (vier – fiir) olarak okunur.
Kısacası, Türkçenin fonetik yapısı bir istisna değil, Harf Devrimi ile elde edilmiş bilinçli bir kolaylıktır. İngilizcedeki karmaşa ise dilin binlerce yıllık organik ve katmanlı tarihinin bir sonucudur.
Bu yazıda anlatmaya çalıştığım ve dilimizle örtüşen ve örtüşmeyen detaylar, aslında yüzyılların süzgecinden geçmiş dil değişimlerinin bir sonucudur. Dillerin evrimi, burada özetlemeye çalıştığımdan daha karmaşık ve derindir. Kaldıki bu detaylar dilbiliminin ve dilbilimcilerin araştırma ve güncelleme alanıdır. Dil öğrenenler için bir engel değil; tam tersine, dilin yapısını kavramada güçlü bir rehber sayılabilir.
Ana dili ingilizce olanın okuma yazması çok yoksa nasıl okurdu? Bu blog gönderisini başlangıç sebebi de tam olarak bu ve alttaki videoda bunu duyacaksınız 😉 (Öğrencilerimle paylaşmak için not almıştım ama konu olarak yazmaya başlayınca biraz dallanıp budaklandı ve burada bitmiyor)
Yazıldığı gibi okunma sadece Türkçeye özgü değil
İngilizce’nin “derin ortografisi” bir uç noktaysa, Türkçenin “sığ ortografisi” de diğer uç noktadır. Peki, Türkçe gibi yazım kuralları büyük ölçüde seslere dayalı (fonetik) olan başka diller yok mu? Elbette var.
İşte dünyadan en bilinen fonetik dil örnekleri:
İspanyolca (Spanish): Belki de Türkçe’ye en çok benzeyen ve en yaygın bilinen örnektir. İspanyolcada 5 ünlü harf (a, e, i, o, u) bulunur ve bu harfler her zaman, her yerde aynı şekilde (net ve kısa) okunur. İngilizce’deki gibi “a” harfinin “apple”, “father” veya “late” kelimelerindeki gibi farklı seslere bürünmesi durumu yoktur. Kuralları çok net ve istisnaları çok azdır.
İtalyanca (Italian): Tıpkı İspanyolca gibi, İtalyanca da ünlü harflerin saflığıyla öne çıkar. Yazılan hemen her harf bir sese karşılık gelir. İngilizce’de sıkça gördüğümüz “sessiz harf” (silent letters) kavramı İtalyanca’da neredeyse yoktur. Çift yazılan sessiz harfler (mesela pizza veya gonna) Türkçedeki gibi net bir şekilde vurgulanarak (uzatılarak) okunur, bu da yazımla tam bir uyum sağlar.
Fince (Finnish): Dilbilimciler tarafından sıklıkla “neredeyse mükemmel fonetik” dil olarak gösterilir. Fince’de harf-ses uyumu inanılmaz derecede yüksektir. Bu Türkçedeki kuralla çok örtüşüyor. Bir harf görürsünüz ve o harf her zaman o sestir. İstisnalar neredeyse yok denecek kadar azdır.
Sırpça / Hırvatça / Boşnakça: Bu diller, 19. yüzyıldaki dil reformlarının bir ürünüdür. Dil reformcusu Vuk Karadžić’in belirlediği temel ilke şuydu: “Yazdığın gibi oku, konuştuğun gibi yaz.” (Sırpça: Пиши као што говориш и читај као што је написано). Bu ilke, Türkçedeki Harf Devrimi’nin amacına ve sonucuna çok benzer.
Yapay dil Esperanto
Esperanto: Bu bir “doğal” dil değil, farklı dilleri konuşan insanlar arasında iletişimi kolaylaştırmak için tasarlanmış “inşa edilmiş” (yapay) bir dildir. Yaratılma amaçlarından biri tam olarak buydu: %100 fonetik olmak. Esperanto’da her harfin değişmez tek bir okunuşu vardır ve hiçbir istisna yoktur.
Fince spesifik örneklere bakalım
Fince, bu konuyu somutlaştırmak için mükemmel bir dildir çünkü okuma felsefesi Türkçeyle neredeyse aynıdır. Fince’nin “yazıldığı gibi okunma” kuralını en iyi gösteren üç temel prensip vardır:
1. Çift Harfler = Vurgulu Uzatma (Tıpkı Türkçedeki Gibi)
İngilizce’de “double letter” (çift harf) kelimenin okunuşunu değiştirir (book, apple), ancak Türkçede çift harf, o sesi uzatmak veya vurgulamak içindir (bak-kal, şid-det).
Fince de tam olarak Türkçeyle aynı mantığı kullanır. Bir harfin çift yazılması, o sesin uzun okunacağı anlamına gelir. Bu, hem sesli hem de sessiz harfler için geçerlidir ve kelimenin anlamını tamamen değiştirir:
Sessiz Harf Örneği (Türkçe “Bakkal” Mantığı):
Tuli (Tek ‘l’ ile)
Okunuşu: tu-li (Ateş)
Tulli (Çift ‘l’ ile)
Okunuşu: tul-li (Gümrük) (Tıpkı Türkçede “Kole” ve “Kolle” der gibi.)
Sesli Harf Örneği (Türkçe “Saat” Mantığı):
Tuli (Tek ‘u’ ile)
Okunuşu: tu-li (Ateş)
Tuuli (Çift ‘u’ ile)
Okunuşu: tuu-li (Rüzgar) (Tıpkı Türkçede “saat” derken ‘a’yı uzattığımız gibi.)
2. “Sessiz Harf” (Silent Letter) Yoktur
İngilizce’de know (k okunmaz), listen (t okunmaz) veya island (s okunmaz) gibi kafa karıştırıcı sessiz harfler vardır. Fince’de (ve Türkçe’de) bu yoktur. Her harf bir sese sahiptir ve her harf okunur.
Bu yüzden Fince’de çok uzun ve “korkutucu” görünen kelimeleri bile, heceleyerek okumak (eğer bir Türk iseniz) çocuk oyuncağıdır:
Örnek Kelime: Rekkakuski Anlamı: Kamyon şoförü
Bir Türk’ün Okuyuşu: Rek-ka-kus-ki
Doğru Fince Okunuşu: Rek-ka-kus-ki (Birebir aynı!)
İngilizce bir kelimeye bunu asla yapamazsınız, ancak Fince kelimeler bu açıdan Türkçe gibidir.
3. Sesli Harflerin Tutarlılığı (ve Ortak Harfler)
Fince’de ünlü harflerin okunuşu asla değişmez. a her zaman a, o her zaman o’dur. Ayrıca Türkçe ile bazı ortak özel seslere de sahiptirler:
Örnek Kelime: Yö Anlamı: Gece
Açıklama: Fince’deki Ö harfi, Türkçedeki Ö harfi ile tamamen aynı sestir. Kelime tam olarak “yö” diye okunur.
Örnek Kelime: Kala Anlamı: Balık
Oysaki İngilizce’de “Kala” yazsanız “Key-la” veya “Ka-la” mı okunacağı belirsizdir. Fince’de bu belirsizlik yoktur.
Özetle: Fince ve Türkçenin dilleri, kelimeleri ve kökenleri tamamen farklıdır. Ancak her iki dil de, kendi seslerini kağıda dökerken aynı dürüst ve mantıklı felsefeyi (fonetik yazı sistemi) benimsemiştir. Bu da onları İngilizce’nin “derin” yapısı karşısında “sığ” ve net diller yapar.
Henüz yorum yapılmamış.