Araştırmalar, iki dil arasında geçiş yapabilen insanların, tek dil konuşanlara kıyasla daha yüksek düzeyde zihinsel esnekliğe sahip olduklarını ortaya koyuyor. Bilim insanları, iki dilliliğin problem çözebilme ve çoklu görevleri yerine getirebilmek gibi, beynin yönetsel fonksiyonlarını güçlendirdiğine inanıyor.
Psikologlar iki dili sürekli olarak konuşanların her iki dil üzerinde eş zamanlı kontrol sahibi olmalarından ve her iki dilin aynı anda aktif olmasından ötürü nadiren de olsa bazı kelimeleri fark etmeden karıştıra bildiklerini düşünüyor.
Penn State Üniversitesinden Dil bilim ve Kadın araştırmaları psikoloji profesörü Judith Kroll , iki dil arasında sürekli geçiş yapanların beyin kaslarının ve yönetsel işlevlerinin daha güçlü olduğunu söyledi
Frontiers in Psychology ‘ de yayınlanan bir çalışmada iki dilli kişilerde, bu dilleri bilinçli yada bilinçsiz kullanmalarına bakmaksızın her iki dilin aynı anda aktif olduğu bulundu.
Dilbilimci araştırmacılar iki dillileri araştırmak için konuyla alakalı 2 ayrı deney yaptılar.
iki dilli 27 kişinin 512 kelimelik iki dil arası değişen (aynı anda iki dil) bir metin okumaları üzerinde yapılan çalışmada, metinde kırmızı ile belirtimiş kelimelere gelene kadar sessiz okuma, kırmızı kelimelere geldiklerinde ise mümkün olduğunca yüksek sesle ve doğru bir şekilde okumaları istendi
Kırmızıyla işaretli kelimelerin neredeyse yarısı sürgen, yani her iki dilde benzer olarak okunan ve görünen kelimelerdi (Television ve televizyon kelimeleri gibi ) Araştırmaya katılan psikoloji mezunu Jason Gullifer bu sürgen kelimelerin (hangi dilde okunuyorsa ona uygun telaffuzla) diğerlerine oranla daha hızlı işlem gördüğünü, ve deneye göre katılımcılarda her iki dilinde aynı anda aktif olduğunu söyledi
benzer bir başka deneyde yer alan katılımcılardan bu defa tek bir dili okumaları istendiğinde de ilk deneye benzer sonuçlar alındığını ve içeriğin (context) kelime tanımlamaya bir etkisi olmadığını öne sürdüler. (Yani seçilen dilde okunan kelimelerde doğruluk)
Mr gullifer: Deney metininin içeriği bir önem teşkil etmiyor ” İki dillilere baktığınızda bir tür mekanik kontrol olduğu görülmektedir” dedi.
Yazımızın buraya kadar olan kısmı orijinalden çeviridir.
Şimdi de kendi fikirlerimizden bahsedelim. İki dillilik doğuştan gelen bir özellik mi ? Yoksa sonradan kazanılabilir bir özellik mi ? yada bir özellik mi ? Bilim insanları yabancı dil öğrenirken beyinde gözle görünmeyecek kadar küçük değişiklikler olduğunu, ezberlenen veya öğrenilen her yeni kelime veya kalıp için beyinde yeni nöronların şekil aldığını iddia ediyorlar. Bu bir hard diskte veri yüklendikçe oluşan duruma benzer. Sonuç olarak bu, beyin mekanizmasının öğrenmek için adapte olma yeteneğinin yani gelişebilen bir organ olduğunun kanıtıdır. Doğal olarak gelişen bir beyin çoklu görev ve problem çözme hususunda tek dilli birine nazaran daha üretken ve yaratıcı olabilir.
Beyin jimnastiği olarak bilinen ve bilimsel otoritelerce onaylanmış bir çok yöntem var. sayısal veya görsel veya her ikisinin kombinasyonu olarak geliştirilmiş bu yöntemler ile daha aktif ve üretken zihinler oluşturulabiliyor. Ancak belirli bir düzen olmadan istenen sonuca ulaşılamıyor. Soyut örnekleri daha çok olsa da, ”diksiyon eğitimi” verilebilecek somut ve daha anlaşılabilir bir örnektir. Bu eğitimde, kişilerin beyinde başlayıp belli bir düzenden sonra, var olan konuşma bozuklukları düzeltilebildiği gibi; normal konuşma yetenekleri de belirgin düzeyde gelişebiliyor. Bu süreç beynin adapte olabilmek için geliştiğinin göstergesidir.
Yabancı dil öğrenimi de bir beyin jimnastiğidir. Belli bir zamandan sonra beyin öğrenimle korelatif (bağlılaşık, bağlaşık) bir şekilde gelişir. Ancak bu gelişim süresi söz konusu yabancı dil ise çok çok kısa süreli değildir. Öğrenebilme, problem çözebilme ve çoklu görevleri yerine getirmede daha etkili olmak için, bir yabancı dil öğrenmek , veya bir eğitim süreci içindeysek yılmadan uğraşmak yeterli olacaktır.
Leave a Reply