İngilizce öğrenenler için İngilizce yazılar, motivasyon, farkındalık, temel dersler ve kişisel gelişim yazıları

Kişisel gelişim

Dil öğrenmek bilmediklerinizi fark etmektir

Dil öğrenmek

Dil öğrenmek için başladığınız süreç gerçekten çok özel bir süreçtir. Ayrıca bu eğitim sürecinin kendisi sonucu kadar önemlidir. Farkındalığınızın başlaması yine bu süreç içerisinde gerçekleşir. Dili öğrenmeye başladıktan kısa süre sonra kendinize bugüne kadar sormadığınız sorular sormaya da başlarsınız. Öte yandan yabancı dil olarak İngilizce öğrenen biriyseniz avantajlısınız. Keza çevrede yeterince tetikleyici unsur var. (filmler şarkılar müzikler gibi) Bu unsurlar sizi zaten düşünmeye ve duymaya teşvik eder. Kafanızdan geçen bazı cümleleri İngilizceye tercüme etmeye çalışır ve bunu nasıl yaparım diye sorgulara başlarsınız. Bu rastgele zamanlarda ortaya çıkan çeviri yapma ihtiyacı normal, hatta iyiye giden bir gelişmedir.

Kendinizi dener ve belki kendi ana dilinizde dahi düşünmediğiniz şeyleri fark edersiniz. Neyi bilmediğinizi fark ettiğiniz an budur! Evet doğru duydunuz. Neyi bilmediğinizi fark etmek diye bir şey var! Ne bilmediğini fark etmek de zordur keza. Bu çok ilginç değil mi? Bazı şeyler anlatılarak öğrenilir bazı şeyler ise sadece deneyimleyerek öğrenilir. Hayattan öğrenmek gibi yani bir nebze!

Siz yabancı dil eğitimi alırken beyniniz var gücüyle uğraşır. Hiç duymadığınız ses, kelime ve kurallar silsilesi içinde bir matriks oluşturur. Siz öğrendiğiniz dilin mantığını çözmek ile uğraşırken askıda bekleyen bu birikim ve bilgiler zamanla konuşmanız için gerekli karmaşık bir mekanizmayı hazırlıyor.

Süreç sadece öğrendiniz yabancı dili değil, okumak konuşmak ve yazmak için kullandığınız ana dilinizi de farklı açılardan değerlendirmenizi sağlar. Çünkü yabancı dil eğitimiyle anadilinizi de revize edersiniz.

Kendi dilimizdeki kuralları, çekim eklerini, ve zamanları, kusursuz bir şekilde kullanır ve çok düşünmeden konuşuruz. Doğal olarak bu kurallar İngilizcede de olup ilk başlarda kelime oyunları gibidir. Ekleri ve benzeri yardımcı filleri yavaş yavaş ve tekerleme söylemenin zorluk düzeyinde yaparız. Ve zamanla tekerlemeleri söyleyebilmenizin hızı arttığı gibi İngilizce cümleleri de kurabilme ve soru sorabilme, yani konuşabilme yeteneği yer eder.

Dil öğrenmek tekerleme söyleyebilmeye benzer

Türkçe’de sıradan bir tekerlemeyi ilk seferde söylemezsen dert etmezsin! Ama biraz üstünde durup doğru düzgün ve rahatça söyleyebilme rahatlığına gelmek istersen biraz pratik yaparsın ve söyleyebilirsin. Çünkü bu senin ana dilin. Ama ana dilinde dahi haftada 20 tekerlemeyi rahat ve akıcı bir şekilde söyleyebilmek o kadar kolay olmaz.

Tekerleme örneğini verme sebebim, kendi ana dilimizde bildiğimiz kelimeleri tekerlemelerdeki kelime dizilimleri gibi yan yana getirip söylemenin zorluğu ile yabancı dil öğrenirken ki yaşadığımız takılmalar arasındaki zorlukların benzerliğine dikkati çekmektir.

Yani zorluğun olsa olsa bu kadar olabileceğini söylemeye çalışıyorum. Çok çok zor olamaz. Ana diliniz de bir tekerleme söylerken tek avantajınız kelimeleri ve ekleri veya kuralları hali hazırda biliyor olmanızdır. Bunu genel olarak okul yıllarında öğreniriz. Ancak konu başlıklarını ve ders detaylarını hatırlamayız!

İlk okula başladığımızda bize gerekli olan konuşma eğitimini zaten hayattan almışızdır. Keza okula başladığınızda Türkçe konuşmayı değil Türkçe dilinin kurallarını ve diğer detaylarını öğreniriz. Yabancı dil öğrenirken de durum benzerlik gösterir. Yani yukarıdaki tekerleme örneği sadece basit bir benzetme.

Sıradan cümleleri de söyleyemediğimiz anlar olur

Ana dilimiz, bazı cümleleri tek seferde ve ilkinde söylemek için yeterli olsa da çoğu zaman tek seferde söyleyemediğimiz de oluyor. Bu durumda ne yaparız? Hata yapmamak için yavaş yavaş tane tane söyleriz. İngilizce konuşmaya başlama sürecinde de durum böyle olur. Temel kuralları kısa sürede öğrenebilmek vakit almaz. Asıl vakit alan konuşma ve sesleri duyma kısmıdır. Amerika’da yaşıyorsanız sessel pratik açısından avantajlısınız. Ancak Amerika’da yaşayıp da İngilizce dil düzeyinizden emin veya memnun değilseniz Native Vs Non-Native Öğretmenler başlıklı yazıya mutlaka göz atın

Söyleyecekleriniz olsun

Eğer diyecek bir şeyiniz yoksa, başka bir dilde de söyleyecek bir şeyiniz yok demektir (detaylara git)

Özellikle İngiliz dilini öğrenme olgusu, bazı bazı tekerleme örneğindeki zorluğa benzer. Yani bilip de doğru söyleyememek gibi bir durumdur. Bu eğitim bütün diller için ortalama aynı seyirde ilerler. İngilizce öğrenmek ne kadar zor olabilir ki? Asıl zor olan bir diğer unsur ise, bazı İngilizce kelimelerin yan yana geldiğinde o kültürün algısına göre nasıl başka anlama geldiğini fark etmektir. Ancak bu düzey genel olarak çok ileri düzeyde ve sıklıkla sokak dilini fark ettiğiniz zaman ortaya çıkar. Genel İngilizceyi temsil etmez. Burada biraz detay var. Native vs Native yazısında bu detaya biraz girilmiş!

Sadece dil eğitiminde değil diğer fiziksel bölümlerimizin dahil olduğu öğrenim süreçleri de benzer özellikler gösterir. Müzik aleti çalmak, bisiklet sürmeyi öğrenmek gibi… Örneğin araba sürmeyi yeni öğrenen birisinin trafikteki tedirginliği veya direksiyon başındaki tutuşu ve vücut dili bazen fark edilir değil mi? Bu kişinin arabayı yavaş sürme çabasının zamanla yerini daha profesyonel bir sürüşe bırakması kaçınılmazdır.

Dil öğrenmek tabii ki sadece tekerleme örneği veya bir alet veya araç kullanmayı öğrenme örneğiyle kıyaslanamaz. Fiziksel öğrenme ile dilsel ve zihinsel öğrenme birbirinden farklı dinamikleri olan prensiplerdir. Ancak hepsi de öğrenilebilir ve öğrenmek için değişik çaba ve zaman gerektirir. Yani araç kullanmayı öğrenmek için fiziksel bir pratik yapmanız gerekir. Dil öğrenimi için de bu geçerlidir ancak çoğunlukla insanlarla etkileşim esastır. Etkileşim ise insan veya araç fark etmeden tüm eğitim modellerinin ortak notasıdır. Dolayısıyla bütün eğitim modellerinin merkezinde olan tek şey sizsiniz

Bir Cevap Yazın